Amfiler, hoparlörler, kulaklıklar, kablolar, müzik çalarlar, Dac’lar ve ses kartları…
Kaliteli müziği, mükemmel şekilde deneyimlemek; birçok ekipmanın bir zincir halinde birbirine bağlanması sonucunda gerçekleşir.
Günümüzde kullandığımız ekipmanlar daha çok telefonlarımız, bilgisayarlarımız ve kablosuz kulaklıklarımızdan ibaret olsa da, aslında bu cihazlar kaliteli bir amfi / dac kombinasyonu ile eşleştireceğiniz potansiyeli yüksek sürücülerle donatılmış birer kablolu kulaklıklar kadar etkili olmazlar.
Odyofil olmak isteyen bir kişinin hedefi; genellikle “Müziği En Saf Haliyle Duymaktır”.
Müziği, gerçekten de saf bir şekilde duyabilmek için, yüksek dinamik aralığa sahip, yüksek çözünürlüklü, düşük Sinyal – Gürültü oranına sahip; kısaca sinyalin kaynaktan kulağınıza ulaşana kadar minimum bozuntuya uğrayacağı, lineer elemanlara ihtiyacınız vardır.
Mobil aygıtlarımız ve bilgisayarlarımızın dahili ses kartlarının, harici Dac/Amfilere kıyasla pek vasat kalmalarıdır. Bu tür çözümler, günün sonunda tecrübeli dinleyiciler için çok iyi sonuçlar yaratmazlar. Müzik dinleme keyfimizi sağlamak için var olan, birçok eleman var. Bu elemanların bütünü, bizim kişisel ekipman zincirimizi oluşturuyorlar. Hayatta her yerde karşılaştığımız gibi, bir zincir, ancak en zayıf halkası kadar güçlüdür.
Sisteminizi oluştururken, önce kulaklığınızı / hoparlörünüzü, sonra amfinizi / dac’ınızı seçmelisiniz. Kulaklık özelinde konuştuğumuzda, burada özellikle iki değer; Empedans ve Hassaslık değerleri, ne kadar yüksek çıkış gücüne sahip bir ekipman seçeceğimize karar verme aşamasının yıldız kriterleridir.
Bir kulaklığın empedansı ne kadar yüksekse, teorik olarak o kadar yüksek güç ile sürülmek ister. Hassaslık ise aynı kulaklığın, birim güce maruz bırakılıp, birim uzaklıktan ölçüldüğünde, ne kadar yükse bir ses şiddetine ulaştığı ile alakalı bir ölçümdür. Burada, verimlilik kavramından da söz edilebilir. Anlaşılacağı üzere aynı miktar güç ile daha yüksek ses şiddetine ulaşabilen ekipman; daha verimli olacaktır.
Genelde tek bir tür müzik dinleyen insanlar değiliz. Kendimizi andan ana, çok farklı müzik türleri dinlerken bulabiliriz. Doğal olarak her türün kendine göre de gereksinimleri oluyor. Mesela klasik müzik dinlerken kullandığınız ekipmanın pek yoğun Sub-Bass üretiyor oluşu, türün dinamiklerine zarar verebilecekken, elektronik müzik dinlemeye geçiş yaptığınızda, tam tersi durum söz konusu olacaktır.
Biz odyofiller, bu hobiye “müzik” dinlemeyi sevdiğimiz için başlıyoruz. Ardından, üretilecek müzik için seçilen kulaklığın arayışına giriyoruz. Burada ilerledikçe, başarılı teknik performansa sahip bazı kulaklıklarla karşılaşıp mutlu oluyoruz. Genellikle bu aşamada fark ettiğimiz şey ise her kulaklığın, sevdiğimiz o müziği farklı bir tınıda ürettiği oluyor.
Bu noktada kendimize şu soruyu soruyoruz; Ben nasıl bir sesten hoşlanıyorum? Cevabı bulabilmek için pek çok farklı kulaklık daha dinliyoruz ve teknik performans parametrelerini bir nebze daha kavrıyoruz. Onları kavradıkça, çözünürlük, sahne genişliği, detay başarımı gibi kavramlar, kulaklığın potansiyelinin, eşleştirilen kaynağa göre (Bilgisayar, Telefon) değiştiğini gözlemleyip, yüksek potansiyel sağlayacak bir kaynak, bir amfi arayışına giriyoruz ve bir bakmışız, önceden müziğin kendisinden keyif alıyorken, artık müziği sürekli daha iyi ekipmanlarla dinlemenin verdiği heyecan, bizi mutlu eden asıl şey oluyor.
Kusursuz ekipmana kavuşana kadar; dinlediğimiz şey maalesef, müziğin kendisinden çok kullandığımız ekipman oluyor.
Bu yol heyecan uyandırıcı, çok şey öğrenilebilecek, derin ve anlamlı bir yol. Birçok hobi gibi bu hobinin de kişiye kattığı birçok değer var. Sanat; sanatın içinde olmak başlı başına çok anlamlı. Biz odyofiller olarak en çok istediğimiz şey; bu muazzam duyumuzun ve duyma yetimizin bünyemizde uyandırdığı keyfi doruk noktaya çıkarabilmek. Bilmemek mutluluktur sözü maalesef doğru bir söz. Birçoğumuz için yıllar önce bir telefon kulaklığı ile bile tamamen müziğin içine dalıp dans edebilmek kör bir mutluluktu. Şimdi ise asıl mutluluğun peşindeyiz. Evet, ekipman dinliyoruz ve evet, yeri geldiğinde de herkesten yoğun bir şekilde müziğin içine dalmaya hazırız.
Bir kulaklık seçerken; kafamızda ses karakteri, teknik performansı, fiyat aralığı, konforu, malzeme kalitesi, tasarımı, elektronik özellikleri gibi birçok kriteri değerlendirmeye alıyoruz.
Aralarında seçim yaptığımız seçeneklerin aslında büyük bir çoğunluğu genellikle dinamik sürücülü arkası kapalı kulaklıklar oluyor.
Peki aslında kaç farklı çeşit kulaklık türü var?
Özünde kulaklıkları en başta 2’ ye ayırabiliriz. Bunlar tamin edebileceğiniz üzere Kulak üstü ve Kulak içi Hi-Fi kulaklıklardır. Kulak üstü Hi-Fi kulaklıklar ise kendi içerisinde 2'ye ayrılır; Arkası Açık Hi-Fi Kulaklıklar ve Arkası Kapalı Hi-Fi Kulaklıklar şeklinde.